Doğum

... Esimle yol boyunca hemen hemen hic konusmadik.. 25 Subat 2012, Cumartesi sabahi 9.20'de hastaneye vardik. Dogum oncesi hamilelerin gozlem altina alindigi bolume gittik. Hastaneye girisimi yaptirdik. Suni sanci icin dogum odasina ne zaman alinacagim belli degildi. Dinlenmesi icin esimi eve geri gonderdim. Yanimda, yeni basladigim; "Ask Yolunda Adim Adim, Istanbul'dan Hz. Mevlana'ya 49 Gunde Yuruyerek Yolculugun Oykusu"kitabi, yataga yatip okumaya basladim.

Doguma gittigimi bilen arkadaslarima arada gelismeleri online olarak haber veriyordum :)

Ebeler sık sık gelip tansiyonumu olcuyorlardi. Normalden yuksek cikiyordu.

Saat 11 gibi, dogum odasina aldilar. Esime hemen haber vermedim, hazirliklarin surmesi, suni sancinin verilmesi ve sancilarin baslamasi zaman alacakti.

11.40 gibi suni sancinin ilk dozu verildi. Gerek gorulurse ikinci doz da verilecekti ama gerek kalmadi..

Bebegin cok kucuk olmasi, suyun az olmasi, tansiyonumun yuksek olmasi (dogum sirasinda 19'a cikmisti) sebebiyle bebegin kalp atislari icin surekli makinaya bagliydim. Kalp atislari dogum sirasinda o kadar cok kez, o kadar dramatik sekilde dustu ki; bir ara ebenin yanindaki kisiye; "bugune kadar takibini yaptigi en kabus CTG (Turkiye'de NTS deniyor sanirim, bebegin kalp atislarinin takibi) oldugunu" soyledigini duydum..


Saat 14 gibi esim geldi. Sancilar henuz baslamamisti. Acil sezaryen ihtimalim yuksek oldugu icin elime katater bagladilar.

Televizyon izleyip, internete girerek vakit gecirmeye calisiyorduk. 16.20 gibi ilk sancilar gelmeye basladi. Ayakta durmak ve hareket etmek sancilara iyi geliyordu ama bebegin kalp atislarinin dinlenmesi icin makinadan cok uzun sure ayri kalmamam gerekiyordu. Sancilarin ilk basladigi anlarda bebegin kalp atislari yavaslamaya ve duzensizlesmeye basladi. Henuz daha dogumun basinda ve en hafif sancilarda bebegin boyle bir tepki vermesi herkesi endiselendirdi. Ilerleyen saatlerde, daha agir sancilarda bebegin dogumu tolere edememesinden korkuyorlardi.

Vucuttaki susuzluk da dogum surecini bebek acisindan zorlastirdigi icin, cok hizli bir sekilde serum bagladilar. Ilk serumu o kadar hizli verdiler ki; damarlarimdan resmen buz gibi su aktigini hissettim :)

MK'yi, bir gun onceden hazirlamistim. Cumartesi gunu, kardesinin gelecegini, onu almak icin hastaneye gidecegimizi, buyuk ihtimalle cumartesi aksami evde olmayacagimi anlattim. Bir seyler dondugunu anliyor :) ama tam anlam veremiyordu. Tabi her belirsizlik gibi bu da, onu endiselendiriyordu. Eve gelmeyecek olmamdan pek hoslanmamisti.

Cumartesi gunu bir arkadasimiza birakmistik. Butun gunu arkadaslarimiz ve kizlari ile gecirmisti. Arkadaslar arada benimle ilgili soru sorduklarinda, duymazliga, anlamazliga gelmis ve lafi cevirmis :) Kimbilir o kucucuk yureginde ne endiseler yasadi, disari yansitmadigi..

Saat 7 gibi esimi eve gonderdim. Bizimle kalan arkadasimiz, MK'yi is cikisi alip eve getirecekti. Esime, oglanla biraz vakit gecirmesini, sakinlestirmesini, onu uyutmasini, ondan sonra geri donmesini soyledim. Henuz ikinciyi kucagima almadan, iki cocuklu olmanin sorumlulugunu yasamaya baslamistim bile :) Aklim oglumdaydi, birini dogururken, oburunu dusunuyordum :) Cocuklarin onceliklerine gore hareket etmeye baslamistik bile :) Henuz dogmamis olan iki numaranin o an babasina ihtiyaci yoktu ama bir numaranin vardi :)

Esimi gonderdikten sonra tv izlemeye devam ettim :) Televizyonu, agri kesici niyetine kullaniyordum :) Surekli soruyorlardi ama henuz agri kesici istemiyordum, televizyon ile dikkatimi baska yone cekmeye calisiyor ve sancilari tolere etmeye calisiyordum. Gidip gelen ebeler halime bakarak guluyorlardi :) Televizyon izlerken dogururmusum, epey komik olur sanirim diye kendimle dalga geciyordum :))

"Yemekteyiz" programinin Ingiliz versiyonu olan "Come Dine With Me" bitmisti ancak sıklasan sancilar sebebiyle kimin kazandigini gorememis, kacirmistim :P

Bir ara sanci sirasinda, dikkatimi dagitmak icin, ekranda akan jenerigi ve isimleri sesli okudugumu hatirliyorum :))

"Night at the Museum 2" baslamisti :) Saat 8 falan olmali :) Filmin basini hatirliyorum sadece :) Cunku o noktadan sonra dayanamamis ve gaz istemistim. Gaz dedigim sey; aslen Nitrous Oxide olup, Laughing Gas/Kahkaha gazi da denilen; kafa yapmak suretiyle insani sarhos ederek, sancilar sirasinda ucmanizi ve sancilari hatirlamamanizi saglayan bir tur uyusturucu :P Bagimlilik yapiyor, her dogumda; eve de alalim bundan bir tane diye sayikliyorum :))

Sancilar sıklastigi icin arka arkaya cekmeye ve kafayi bulmaya baslamistim :) O noktadan sonra hatirladiklarim parca parca. Inanilmaz komik konusmalarim oldu :) Bir yandan konusuyor, bir yandan da beynimin icinde; nasil konusuyorum ben? Ne diyorum? Nasil boyle konusabiliyorum? Boyle soylememem lazim!! diyordum :) Agzim, beynimden bagimsiz hareket ediyordu :P

Sanirim 9 gibi esim geldi. Geldigini gormedim ancak sancilar sirasinda basimi oksayinca geldigini anladim ve birden bire hickira hickira aglamaya basladim. O ana kadar, hamilelik suresince birikmis butun stresim cikmaya basladi. Kendimi durduramiyordum. Tansiyonum dusmuyordu, esim; aglama artik, kendini strese sokuyorsun diye yalvariyordu.. "Bilmiyorsun sen, ben bu hastaneye hep tek basima geldim" diye agladim.. Butun o stresi yalniz basima, sesimi cikarmadan kaldirmaya calismistim ama artik patlama zamanim gelmisti :)

Bebegin kalp atislari, herkesin ana dikkat ve endise noktasiydi. Butun gece, onca ucmus olmama ragmen farkina varmadan benim de bir kulagim hep o makinanin sesindeymisti.. Bunu ozellikle en sonda cok iyi anlayacaktim :))

Bir sure sonra, kalp atislarini daha iyi dinlemek icin iceriye kablo cekmisler :P Ben farkinda degildim :P Bebegin basina kablo yapistirmislar, artik kalp atislarini o sekilde dinliyorduk. Butun geceye eslik eden en onemli ses; ritmik dit.. dit.. dit.. dit.. sesiydi.. Ya da minicik bir bebegin, kisacik gorunen ama aslinda cook uzun olan yolculugu..

Bazen kafam yerine geldiginde, yanimda oturan esime bakiyordum, yorgunluktan basini ellerinin arasina aldigini gordugumde; bana soylemedikleri kotu bir sey oldugunu sanip; bebegime bir sey mi oldu? diye ortaligi birbirine katiyordum. Adamcagiz; hayir hic bir sey yok; gayet saglikli dedikce; yalan soyluyorsunuz bana diye bagiriyordum..

Benim bebegim daha cok kucuk.. Cok kucuk benim bebegim diye aglamaya basladim.. Esim; "1 kiloluk bebekler bile yasiyor, bizim kizimiz cok daha buyuk, hic korkma, ona iyi bakacaklar" diyordu..

Bir ara ebe ve doktorlarin konusmalari sirasinda "echogenic" kelimesini duydum ya da duydugumu sandim.. "Yeter artik, bir daha duymak istemiyorum bu kelimeyi, nefret ediyorum o kelimeden" diye bagirmaya basladim..

Kizima bakip bakip hep kotu seyler soylediler, kimse bir sey soylemesin artik, istemiyorum, benim kizim o, benim kucuk kizim o...

Ya bir sey olduysa bebegimize? diye panikle esime sordugum anlarin birisinde; olmadi, gayet iyi diye cevap verince esim; simdi degil.. ya onceden, hamileligim sirasinda bir sey olduysa? Ya ozurluyse? Yine de o bizim yavrumuz di mi? Olsun, yine de onu cok sevecegiz di mi? diye aglamaya devam..

Aylardir icimde biriken her sey cikiyordu.. Bir ara esim; yapma boyle askim, deyince; napim askim, butun bilincaltim ortaya cikiyor iste, elimde degil :)) demistim :))

Saatler ilerliyor, vardiyalar degisiyordu. Ebenin birisi geliyor, birisi gidiyor.. Her vardiyada ebeler, ebelerin basi olan buyuk ebeler, doktorlar.. degisiyordu. Tam 3 vardiya degisti dogum sirasinda. Her bir ebe, bir sonraki ebeye detayli bir sekilde dogumun ve surecin raporunu veriyor, devir teslim yapiyordu..

Ah, bir de bu surecte, daha fazla dayanamayarak epidural istedim. MK'da da epidural kullanmistim ve cok rahatlamistim. Ancak bu sefer aynisi olmadi. Bilmiyorum bebek acisindan iyi olmayacagini mi dusunduler, sonrasinda sezaryen gerekirse diye mi dusunduler.. ancak inanilmaz dusuk doz verdiler ya da hatta belki de hic vermediler :) Cunku dogum boyunca gaz elimden dusmedi, "kandiriyorsunuz siz bizi, zevk aliyorsunuz di mi bizi kandirmaktan, basiyorum basiyorum anca didit didit.. (dugmeye basinca sozde agri kesici dozu artiyor, didit da onun dugme sesi:))) baska bir sey yok.." diye etraftakileri azarladim :))

Zaman zaman da; "ben aslinda boyle bir insan degilim, cok kibar ve sakin bir insanimdir, beni bu gaz boyle yapti" diye ozur diliyordum :))

3. kez vardiya degistirdiklerinde, lacivert orgu sacli, orta yasli ve gayet de otoriter bir zenci ebe geldi. Gozumu yari acip da kadinin orgulu lacivert saclarini gorunce; "you have such a lovely hair!" "Harika saclarin var" diye iltifatta bulundum. Devir teslimi yapan ebe; ucuyor su an, iltifatini cok da ciddiye alma diye takildi nobeti devralana :))

Zenci ebeyi gordugumde icimden; bu beni kesin dogurtur dedim :)

Otoriter ebe hemen ipleri eline aldi.. Benden yapmami istedigi bir sey icin, esimden yardim istedigimde esime mudahale ederek; "o ve ben, birlikte ortak hareket ederek hallederiz, sen bekle" dedi. Ben de esime donup; "Yes, I trust her because she has such a lovely hair" dedim :))) (Evet, ona guveniyorum cunku cok guzel saclari var:P)

Allahim, tam bir komedi :)) Dogumdan sonra esime, bir daha dogum yaparsam videoya cek, sonradan izler izler guleriz diyordum :P

Aradan ne kadar zaman gecti bilmiyorum cunku zaman kavramimi yitirmistim.. Bebegin kalp atislari, ritmik dit dit dit..lar esliginde, acidan kendimden gecmistim ki.. cook derinlerden, okyanusun dibinden birdenbire yuze ciktim. Makinanin sesi kesilmisti. Ebe yanimda, yuzu bana donuk olacak sekilde oturmus, sanirim dogum defterini dolduruyordu. (Zaten bu ulkede ebelerin birincil gorevi, dogum sirasinda temize defter cekmek :P) Esim, ebenin diger yaninda, koltukta dinlenmeye calisiyordu.. Ve bebegin kalp atislari durmustu! Makinadan hic ses gelmiyordu..

Beynimin bir kosesinde surekli kalp atislarini dinliyormusum demek ki; sesler kesilince birden bagirdim.. Bebegim! Bebegimin kalp atislari! Neden atmiyor? Bebegim nerde?!

Ebe panikle yerinden kalkti ve; iste bebegin burda diye kizimi kucagima birakiverdi :) Megersem kendi kendime dogurmusum :P

1700 gramlik bebecik, uzun, zorlu ve yorucu yoldan kendi kendisine cikmis :) Basi ve omuzlari ve gogsunun ust kismi cikmis, neredeyse yari beline kadar.. Makinanin sesinin kesilmesinin sebebi buymus :))


26 Subat 2012, 02:05

Normalde 1800 gramin altinda doganlari bebek yogun bakim bolumune aliyorlarmis ancak 1700 gr. dogmasina ragmen, doktor gerek gormedi :) Cok sukur yanimizdan hic ayrilmasi gerekmedi :) Kucuk ama gucluydu masallah..

Hemen emzirmek istedim, o kadar kucuk olmasina ragmen emmeye de calisti ama maalesef dogum kendi kendisine baslamadigi icin benim sutum gelmemisti :( Mama vermek istemedim ama bu da sekerinin cok dusmesine sebep oldu.. O yuzden ilk bir kac gun mama ile beslendi.


Erken dogan bebekler, vucut isilarini ayarlamakta gucluk cekiyorlarmis. Kat kat battaniyelere sardik kucuk hanimi, isinsin diye :)




Tabi bir de yeni dogan klasigi, sarilik oldu biraz.. Erken doganlarin kacinilmaz kaderi demisti, bir erken dogan cocuk annesi nurturia'dan.. Bir gece isik altinda ama cok sukur yanimda yatti.

Sekeri duzeldi cok sukur, vucut isisi yoluna girdi, sariligi duzeldi.. Benim dusmeyen tansiyonum icin 2 haftalik ilac verildi ve 1 Mart persembe gunu eve gitme iznimiz verildi :)

Abisinin duasi, bir tanecik kardesi :)
Henuz Sara Esma protakalda vitaminken MK; bir kardesim olmasi icin Allah'a dua ediyorum demisti :) Her cocuk, kabul olmus bir duadir derler ya.. Dogruymus :)

Annesinin minik amazonu..

Allah kimsenin kucagini bos birakmasin, kimseleri evladi ile imtihan etmesin.. Ettiklerine de bol sabir ve mukafat versin insallah..

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Tariflerimize Yorumlarınız Bizim İçin Değerlidir.
Lütfen Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşır mısınız?