Susak Akilli



Cocuklugumda da ramazanlar yaz aylarina denk gelmisti.

"Mahalleli" (ki kadinlari hayatin tam ortasindaydi) ramazan oncesi, bahcesinde firini olan komsuda toplanir, imece usulu, her gun bir iki ailenin hamurunu acar ve firinda az kurutarak sahur yemegini hazirlarlardi. Boyumca ust iste dizilen bu hamurlar, sahur vakti islatilip, aralarina peynir koyularak ocak ustunde pisirilir ve yaninda ayran ya da cacikla yenilirdi.

Anneanne, babaanneler, komsuanneler ve komsu teyzeler sabahtan bahceye kurulur, bir yandan hamur acar, muhabbet eder, bir yandan yemek yer, cay icer ve eglenirlerdi. Birlikte bir is yapmanin bereketini ve lezzetini yasarlardi.

Biz cocuklar icinse bayram oncesi bayram provasi olurdu bu hamur acma gunleri. Bir yandan merakla hamur acmaya calisir, bir yandan ordan oraya kosturur, bir yandan cayin yanina firinda yapilan, tadi damagimda taze pismis hamurlara margarini surer surer yerdik..

13 mayis 1985'te, biz yine anneannemle bir komsu bahcesinde hamur hazirlarken, annem kardesimi dogurmak icin babamla acilen Canakkale'ye dogru yola cikmisti. Firin basinda gulusen komsu teyzeler, "anaam simdi senin pabucun dama atilacak" demislerdi bana da, gelen kardesle, komsunun daminda hayal ettigim pabuclarim arasinda ne alaka oldugunu dusunup durmustum butun gun.. Kimsede, kardes kiskancligi kaygisi yoktu cunku bilirlerdi ki, bu en dogal duyguydu :) Birakirlardi dibine kadar yasasin cocuklar bu duyguyu.. Belki de zamaninda, olmasi gerektigi gibi yasandigindan, sonraya kalmazdi bir izi..



Bunu ikiye keserler enine, susak derler adina. Banyo tasi olarak kullanirdi anneannemle dedem. Akli bes karis havada olanlara da, susak akilli derler buralarda.. Duvardaki yerinde aslinda bir "sergen" (raf) vardi. Raflarinda mavi ortuler serili, dizi dizi porselen ve emaye tabaklarin sergilendigi.

Evi yenilerken cikarip bahceye atmis annemler maalesef :( Ustelik daha neler, neler atmislar gecen yil.. Bugun, tamam anne daha fazla ne attiginizi soyleme bana, bilmek istemiyorum, cok uzuluyorum dedim.. Cocuklugum parcalaniyormus gibi hissediyorum.

Yavas yavas curuyecek orada.. Yalniz, bir basina.. Kac el, kac kez uzandi bir tabagi almak icin raflarina.. Anneannem, annem, ben.. Teyzem, kuzenlerim, komsu kadinlar.. Salata tabaklari alttan ikinci gozde dururlardi, cinko tabaklar ucuncu.. En alt katta sutlac kaseleri..



Alsam, sirtlansam.. Hepsini gotursem.. O rafa uzanan, o masaya dokunan eller topragin altinda cururken, bu esyalari da bekleyen ayni kader.. Belki de boylesi hepimiz icin en iyisi..Nihai uyanisa kadar uyumak.. uyumak.. uyumak..


Her gece yatmadan once yapilan son sey, bu gece lambasinin fisini prize takmakti. Ve sonrasi.. duvar saatinin tik taklari esliginde, usulca kapanan bir yatak odasi kapisi...


Bir blog yazari ne guzel demis; "Bir zamanın mutluluğunun ve huzurunun tortusunun hüzün olması ne tuhaf."

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Tariflerimize Yorumlarınız Bizim İçin Değerlidir.
Lütfen Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşır mısınız?