Canina Bir Pencere Ac!






Bu aksam, Kahve Dunya'sinda bulustuk.. 4.5 saat kadar kazik caktik :P Sanirim garsonlar artik sonlara dogru bize sinir oldular :P Oldukca buyuk, guzel ve isil isil bir yer olmus. Ancak Londra'da sahlep icicem, nerde iceyim derseniz, Stoke Newington'daki Bar-ish'e gidin derim :P

7 haftalik bebeli bir arkadasimiz vardi aramizda, 3 saat kadar takildi. Bir diger arkadasin kizi, 2 yasindaydi, bizden once gelmislerdi, 5.5 saat kadar oturdular :) Cocuklar kucaktan kucaga gezdiler, kucuk hanim arada resim yapti, telefonlardan oyun acti kendine, oynadi :) Fotograflara bakti. Kaan abisi gelmedigi icin, Kaan abisinin videosunu acip bana; "Kaa aabii yooh" diyerek video izletti :) Bi ara baktik masanin altina girmis, masa altina yapistirilmis bi sakizi sokmeye calisiyor :) 10 dakika kadar orayi temizlemekle ugrasti :) Masadaki tum seker paketlerini masanin ustune sacti, karistirdi.. Peceteleri bardaklara doldurup yemek yapti :)

Blogcu anne'nin yazisindan konustuk biraz. Gruptaki genel gorus, "ben cocukken nasil kendimi oyaliyordum, cocugum da baksin basinin caresine" idi :) Sıkılmayan cocuk yoktur herhalde. Ozellikle anneannemde kaldigim zamanlarda cok sıkıldıgımı, "anneanneee, canim sıkılıyooorr" diye sikayet ettigimi hatirliyorum. Oyuncak da yoktu onun evinde :) Anneannemin iki cevabi vardi bu duruma: "Sıkı can iyidir, cabuk cikmaz" ve "canin sıkılıyorsa canina bi pencere ac" :) Altini desecek olsak, ne felsefik acilimlar yapabiliriz, kim bilir? :)

Bunlari soylerdi bana gulerek ve hic bir sey yapmazdi :) Evcilik mevcilik oynamazdi, can sıkıntıma bir care aramaz, bulmazdi. Oylece otururdu kosesinde. Sonra ben, canima bir pencere acmak icin kalkar, evi kolacan eder, dolap iclerini karistirir, buyulu koseler kesfeder, buldugum cay tenekelerinden, fincan ustlerindeki resimlerden hayallere dalar, kafamda hikayeler kurar dururdum.. Divan altlarini kurcalar, karanlik koselerden urker, hemen cikardim:)

Ordan takvim yapraklarina gecerdim.. Hepsi gunu gunune koparilirdi, o yuzden toptan elime alir, gun gun ileri giderek okurdum.. Dedemin kitaplarini karistirir, ne anlattigini anlayamadigim ama yine de can sıkıntısından, yapacak baska bir isim olmadigindan yazilanlari okurdum.. Mevsimlerden ki$ ise, sobanin basina gecer, atese bakar, dalardim.. Arkasina kivrilir uyurdum.. Saate gozumu diker, akrebi, yelkovani takip ederdim.. Duvarda kocaman bir duvar halisi asiliydi, deseni hala gozumun onunde. Yillarca baktim o haliya ve ne hayaller kurdum uzerine.. Bir col aksami, bir Arap sarayi.. Lacivert gokyuzu, ay hilal.. Bir kac adam saraydan prensesi (sanirim:)) kaciriyor, palmiyelerin arasindan, cole dogru.. Ne hikayeler yazdim, ne hayaller kurdum o desen uzerine..

Bazen, gel bi isin ucundan tut derdi, cile ile satilan yunler almis olurdu.. O cileleri iki koluma gecirirdim, anneannem cileden yumak sarardi :) Kendimi ne kadar ise yarar hissederdim :)

Gozunde canlandiramayanlar icin link: Cileden yumak yapmak Fotograftaki cileyi, iki kolumuzu acar, kollarimiza gecirir, bir nevi aski gorevi gorurduk :)

Mevsimlerden yazsa, isler daha kolay.. Bahce, sokak beni bekler :) Arkadas olunca can sıkıntısı zaten olmaz :) Ancak bazen ogle sicaginda herkes evine cekilmis olur, sokakta yapayalniz kaldigin anlar olur. Kaldirima oturur, elinde bir cubuk, yere sekiller cizersin.. Deli divane gibi, sokagin bir ucundan diger ucuna gider gelirsin :) Ya da bir avucluk anneanne-dede bahcesinde (ki o zamanlar sana ucsuz bucaksiz gelir:)) her cicegi, her cicegin tek tek yapragini incelersin :) Bocekleri, karincalari elindeki cople durtersin :))

Yaz aksamlari bahcede, balkonda, uzuun uzuuun gokyuzunu incelersin, yildizlarin yerini tek tek ezberlersin.. Uzak diyarlara, uzak iklimlere dair hayaller kurarsin...

Velhasilikelam, benim de cocukken canim cok sıkılırdı ama anneannem bu durum karsisinda hic bir sey yapmayarak, "canima bir pencere acma" becerisi kazanmami saglardi :) Sanirim bu da, tum oyunlara ve oyuncaklara bedeldi :))

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Tariflerimize Yorumlarınız Bizim İçin Değerlidir.
Lütfen Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşır mısınız?